Please enable / Bitte aktiviere JavaScript!
Veuillez activer / Por favor activa el Javascript![ ? ]
DMCA.com Protection Status

vavoo


NOTICE Notice: This is an old thread. It was started 2462 days ago, there may be recent replies. Consider making a new thread before posting.
Toplam 11 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 11 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: 21.8.17 Türkiyeden arabayla döndüm..

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Tecrübeli Üye
    Üyelik tarihi
    17 Aralık 2016
    Mesajlar
    448
    Ettiği Teşekkür
    750
    241 mesaja 655 teşekkür aldı
    Hosgeldin.

    Mesajin sonunda araba ile tekrar gitmeyi artik düsünmüyorsun diye yazmissin. Bu fikrine bende katiliyorum. Bu sene bende araba ile yalniz izine gittim. Hanimi ve cocuklari ucakla yolladim. Cok sükür Allah bana kazasiz ve belasiz gidip ve geri gelmeyi nasip etti. Ama senin gibi bende düsünüyorum, Yas ilerledikce sila yolu zevkten cok izdiraba dönüsüyor. Giderken tamamda geri gelince yollar sanki bitmek tükenmek bilmiyor.

    Araba ile gitmek hesablimi? Evet hesabli, hatta az yakiti az olan araba ile gidilirse gercekten hesabli. Ama bu sene ben cift masraf yaptim ve Hanim ile cocuklari yukarda belirttigim gibi ucakla yolladim bende yalniz yola ciktim. Bunu yapmamin bir tek sebebi vardi. Bu araba ile izine son gidisim olacakti yani bir nevi jübile diyebiliriz buna ve bu son gidisimin tadinida yolda gezerek cikartmakti.

    Izin yolunda tipik güzergahdan cikip sizlerin hic gitmedigi yollardan gittim, bol bol durarak, Foto cekerek ve mola vererek 2 gün sonra ancak edirneye vardim. Giderken ister macar olsun ister bulgar gelirkende ister yunanistan olsun ister Makedonya heryerde durdum ve bu ülkelerin Kücük kasabalarini ve köylerini yakindan gördüm. Hosuma giden yerlerde 2-3 Saat mola verdim. arabayi park Edip bulundugum yerleri-köyleri yaya olarak gezdim ve dolastim.

    Tabi durum böyle olunca insanin basindan bir-iki tatli olayda geciyor. Örnegin Yunanistanin Iasmos (Türkce: Yassiköy) köyünde ani karar vererek durdum. Ordaki Camiide ikindi namazini kildim. Namazdan sonra oranin Cemaati özelliklede Imami beni cok iyi karsiladi. Bir Saat havadan-sudan konular üzerine sohbet ettik. Ardindan köyü gezdim, dolastim ve sonra tekrar yola ciktim. Yunanistan üzeri gidenlere bu köyü size tavsiye ederim. Giderseniz eger benden oranin Imami olan Sayin Yusuf Hocayi selamlayin. Allah ondan razi olsun.

    Yunanistana girmeden evvelde sinira yakin yerde Esetce isimli bir köy-Belde var. Orayada ani karar vererek girdim. Amacim Türkiyeden cikmadan evvel bir sicak cay icip öyle yola devam etmekti. Cayimi yudumlarken dükkanin sahibi geldi masama oturdu ve sanki yillarin arkadasimis gibi samimi ve sicak kanla masada sohbete basladik. Sohbetimiz bir Saat sürdü. Sagolsun cay parasi bile almadi ve üstünede bana sattigi karpuzlardan bir tanesinide hediye olarak bana verdi ve beni öyle ugurladi. Sagolsun.

    Sirbistantan Macaristana girdikten sonra sinira yakin bir yerde Otoyoldan cikip hic bilmedigim ve tanimadigim bir yola saptim ve öyle yoluma devam ettim. Ve sonunda öyle bir yere geldimki senelerce arasam dahi bulamiyacagim doga güzelligi olan sessiz-sakin, benden baska kimse dahi olmayan bir yere vardim. Burada bol bol fotograf cektim ve doganin sundugu güzelligi son saniyesine Kadar tattim.

    Cek-Almanya sinirina varmadan evvel burdada Otoyoldan ciktim ve Cek ülkesinin almanya sinirina yakin Kücük köy ve kasabalarini gezdim, dolastim. Ordaki gördügüm manzaralar anlatilamaz. Illaki insanin kendisinin gidip ve görmesi lazimki ne güzel, ne hos yerler var diye kanaat getirsin.

    Basimdan gecen diger bir tatli olayda Adananin Narlik denen köyünde gecti. Olayi anlatmadan evvel size neden bu köye ugradigimi kisa anlatayim. Ben hobi olarak fotograflarla ugrasiyorum. Elime nerden ve nasil gecti ise siyah-Beyaz olan ve 1960 senelerinden kalma bir fotograf vardi. Bu fotografta gencecik poz vermis bir asker gözüküyor. Fotografin arkasindada bu askerin Adana-Narlik köyünden oldugu anlasilan Kücük bir el yazisi vardi. Zaten yolumun üstü dedim kendime git bu köye ve yasiyorsa bul bu adami ve fotografi ver ona dedim. Dedigimi yaptim ve köye ugradim. Bildigimiz Anadolu köyü orta meydandada cay bahcesi var. Arabayi hemen cay bahcesinin önüne park ettim ve iceri girdim. Ordakileri selamladiktan sonra herhangi bir masaya oturdum ve yani basimdaki tanimadigim bir vatandasa bu fotografi gösterdim. Adam fotograftaki sahisi tanidi ve akrabam olur dedi. Bana hemen maden suyu ismarladi ve ardindan fotograftaki sahisin abisini cep ile aradi Cabuk buraya gel dedi.

    Bes dakika sonra abisi geldi ve epey sasirdi. Sen kimsin, bu fotografi nerden buldun diye sorular sordu. Bende ona olayi kisa anlattim. Adam buna cok sevindi ve kardesini direk cep ile aradi. Kardesi ise maalesef Pozanti-Kamisli köyüne gitmisti ve orda bulunmuyordu. Dayi dedim bu emaneti yani fotografi sana veriyorum ve benim görevim burda bitiyor diyerek onlardan ayrildim. Gitmeden evvel köyün camiisinde namazi kilip öyle yola devam edeyim dedim. Camiiden cikarken adami kapinin önünde beni beklemesini gördüm. Bana Dogru geldi ve fotografi bana "kardesimle konustum ve bu fotografi kendisine senin kendi ellerinle vermeni istiyor" diyerek fotografi bana geri iade etti. Geri dönüste zaten Pozanti üzeri gidecegim o Zaman onun yanina ugrarim düsüncesi ile bende fotografi geri aldim. Aldim ama maalesef onun yanina ugramadan geri döndüm.

    Kisa yazacaktim ama Roman oldu.

    Neyse kusuruma bakmayin, konuyu nerden nereye getirdim. Konuya geri gelirsem sunu ifade etmek istiyorum: Araba ile gitmek gercekten güzel oluyor. Gezerek, tozarak görmedik yerleri görme imkani oluyor. Tanimadik insanlarla tanisma ve konusma firsati doguyor. Ve buda bir nevi sila yolun tuzu oluyor.

    Ama Yas ilerledikce bu tuz insana fazla geliyor ve yemegin tadini bozuyor. Onun icin konuyu acan arkadasa katiliyorum ve tekrardan araba ile gitmeyi artik bende düsünmüyorum. Ne güzel vede ne Tatli anilar yasansa bile artik araba ile gitmek zevk degil eziyet oluyor.


  2. Sponsor Reklam
  3. #2
    Tecrübeli Üye cenk1978 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29 Haziran 2015
    Nereden
    Berlin - Hatay
    Mesajlar
    437
    Ettiği Teşekkür
    801
    152 mesaja 324 teşekkür aldı
    Alıntı Selam Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hosgeldin.

    Mesajin sonunda araba ile tekrar gitmeyi artik düsünmüyorsun diye yazmissin. Bu fikrine bende katiliyorum. Bu sene bende araba ile yalniz izine gittim. Hanimi ve cocuklari ucakla yolladim. Cok sükür Allah bana kazasiz ve belasiz gidip ve geri gelmeyi nasip etti. Ama senin gibi bende düsünüyorum, Yas ilerledikce sila yolu zevkten cok izdiraba dönüsüyor. Giderken tamamda geri gelince yollar sanki bitmek tükenmek bilmiyor.

    Araba ile gitmek hesablimi? Evet hesabli, hatta az yakiti az olan araba ile gidilirse gercekten hesabli. Ama bu sene ben cift masraf yaptim ve Hanim ile cocuklari yukarda belirttigim gibi ucakla yolladim bende yalniz yola ciktim. Bunu yapmamin bir tek sebebi vardi. Bu araba ile izine son gidisim olacakti yani bir nevi jübile diyebiliriz buna ve bu son gidisimin tadinida yolda gezerek cikartmakti.

    Izin yolunda tipik güzergahdan cikip sizlerin hic gitmedigi yollardan gittim, bol bol durarak, Foto cekerek ve mola vererek 2 gün sonra ancak edirneye vardim. Giderken ister macar olsun ister bulgar gelirkende ister yunanistan olsun ister Makedonya heryerde durdum ve bu ülkelerin Kücük kasabalarini ve köylerini yakindan gördüm. Hosuma giden yerlerde 2-3 Saat mola verdim. arabayi park Edip bulundugum yerleri-köyleri yaya olarak gezdim ve dolastim.

    Tabi durum böyle olunca insanin basindan bir-iki tatli olayda geciyor. Örnegin Yunanistanin Iasmos (Türkce: Yassiköy) köyünde ani karar vererek durdum. Ordaki Camiide ikindi namazini kildim. Namazdan sonra oranin Cemaati özelliklede Imami beni cok iyi karsiladi. Bir Saat havadan-sudan konular üzerine sohbet ettik. Ardindan köyü gezdim, dolastim ve sonra tekrar yola ciktim. Yunanistan üzeri gidenlere bu köyü size tavsiye ederim. Giderseniz eger benden oranin Imami olan Sayin Yusuf Hocayi selamlayin. Allah ondan razi olsun.

    Yunanistana girmeden evvelde sinira yakin yerde Esetce isimli bir köy-Belde var. Orayada ani karar vererek girdim. Amacim Türkiyeden cikmadan evvel bir sicak cay icip öyle yola devam etmekti. Cayimi yudumlarken dükkanin sahibi geldi masama oturdu ve sanki yillarin arkadasimis gibi samimi ve sicak kanla masada sohbete basladik. Sohbetimiz bir Saat sürdü. Sagolsun cay parasi bile almadi ve üstünede bana sattigi karpuzlardan bir tanesinide hediye olarak bana verdi ve beni öyle ugurladi. Sagolsun.

    Sirbistantan Macaristana girdikten sonra sinira yakin bir yerde Otoyoldan cikip hic bilmedigim ve tanimadigim bir yola saptim ve öyle yoluma devam ettim. Ve sonunda öyle bir yere geldimki senelerce arasam dahi bulamiyacagim doga güzelligi olan sessiz-sakin, benden baska kimse dahi olmayan bir yere vardim. Burada bol bol fotograf cektim ve doganin sundugu güzelligi son saniyesine Kadar tattim.

    Cek-Almanya sinirina varmadan evvel burdada Otoyoldan ciktim ve Cek ülkesinin almanya sinirina yakin Kücük köy ve kasabalarini gezdim, dolastim. Ordaki gördügüm manzaralar anlatilamaz. Illaki insanin kendisinin gidip ve görmesi lazimki ne güzel, ne hos yerler var diye kanaat getirsin.

    Basimdan gecen diger bir tatli olayda Adananin Narlik denen köyünde gecti. Olayi anlatmadan evvel size neden bu köye ugradigimi kisa anlatayim. Ben hobi olarak fotograflarla ugrasiyorum. Elime nerden ve nasil gecti ise siyah-Beyaz olan ve 1960 senelerinden kalma bir fotograf vardi. Bu fotografta gencecik poz vermis bir asker gözüküyor. Fotografin arkasindada bu askerin Adana-Narlik köyünden oldugu anlasilan Kücük bir el yazisi vardi. Zaten yolumun üstü dedim kendime git bu köye ve yasiyorsa bul bu adami ve fotografi ver ona dedim. Dedigimi yaptim ve köye ugradim. Bildigimiz Anadolu köyü orta meydandada cay bahcesi var. Arabayi hemen cay bahcesinin önüne park ettim ve iceri girdim. Ordakileri selamladiktan sonra herhangi bir masaya oturdum ve yani basimdaki tanimadigim bir vatandasa bu fotografi gösterdim. Adam fotograftaki sahisi tanidi ve akrabam olur dedi. Bana hemen maden suyu ismarladi ve ardindan fotograftaki sahisin abisini cep ile aradi Cabuk buraya gel dedi.

    Bes dakika sonra abisi geldi ve epey sasirdi. Sen kimsin, bu fotografi nerden buldun diye sorular sordu. Bende ona olayi kisa anlattim. Adam buna cok sevindi ve kardesini direk cep ile aradi. Kardesi ise maalesef Pozanti-Kamisli köyüne gitmisti ve orda bulunmuyordu. Dayi dedim bu emaneti yani fotografi sana veriyorum ve benim görevim burda bitiyor diyerek onlardan ayrildim. Gitmeden evvel köyün camiisinde namazi kilip öyle yola devam edeyim dedim. Camiiden cikarken adami kapinin önünde beni beklemesini gördüm. Bana Dogru geldi ve fotografi bana "kardesimle konustum ve bu fotografi kendisine senin kendi ellerinle vermeni istiyor" diyerek fotografi bana geri iade etti. Geri dönüste zaten Pozanti üzeri gidecegim o Zaman onun yanina ugrarim düsüncesi ile bende fotografi geri aldim. Aldim ama maalesef onun yanina ugramadan geri döndüm.

    Kisa yazacaktim ama Roman oldu.

    Neyse kusuruma bakmayin, konuyu nerden nereye getirdim. Konuya geri gelirsem sunu ifade etmek istiyorum: Araba ile gitmek gercekten güzel oluyor. Gezerek, tozarak görmedik yerleri görme imkani oluyor. Tanimadik insanlarla tanisma ve konusma firsati doguyor. Ve buda bir nevi sila yolun tuzu oluyor.

    Ama Yas ilerledikce bu tuz insana fazla geliyor ve yemegin tadini bozuyor. Onun icin konuyu acan arkadasa katiliyorum ve tekrardan araba ile gitmeyi artik bende düsünmüyorum. Ne güzel vede ne Tatli anilar yasansa bile artik araba ile gitmek zevk degil eziyet oluyor.

    Adana olayın gerçekten çok ilginç. Duygulandırdı beni. Çok güzel bir olay.
    Bu arada memleketin Hatay Antep olabilir mi ?

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
Yukari Çik