PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İlk Yerli Kağıt Fabrikası SEKA’nın Buruk Hikayesi



mxm
22 Eylül 2018, 17:31
Binbir Emekle Kurulan İlk Yerli Kağıt Fabrikası SEKA’nın Buruk Hikayesi

Mehmet Ali Kağıtçı, 1899 yılında Osmanlı’nın “hasta adam” zamanlarında Heybeliada’da dünyaya geldi.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27162828/2106.jpg
1922 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun oldu ve kimyagerlik diploması aldı. Bir süre okulunda asistanlık yapsa da asıl hedefi kağıtçılığı öğrenmekti.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27181019/659.jpg
Kimyagerlik diplomasının yanı sıra Mineroloji ve Matematik Jeneral sertifikaları da aldı.

Bu gayeyle 1925 yılında Almanya’ya gitti. Burada ve 1 yıl sonra Fransa’ya giderek Fransa’da selüloz ve kâğıt fabrikalarında çalıştı. Ardından Grenoble Üniversitesi Kağıtçılık Enstitüsüne kaydoldu.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27181305/363.jpg

1 yıl sonra okulunu birincilikle bitirdi ve “kağıt mühendisi” ünvanını aldı. Aklında sadece Türk kağıt sanayiini kurabilme ideali vardı.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27181620/11104.jpg

Okulu birincilikle bitirmesinin ardından Fransa’da dönemin en önemli şirketlerinden iş teklifleri yağsa da o da memleketi kurtaracak olan idealistlerden olmak istiyor, ülkesinde kağıt sanayiini kurmak istiyordu.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27181749/1521.jpg
İstanbul’a döndüğünde bir konsolosluklar aracılığıyla teklifler alıyordu Kağıtçı. Orta ve Kuzey Avrupa kartelleri “Türkiye’de tek kağıt mühendisi olmasının hiçbir yarar sağlamayacağını” söyleyerek ikna etmeye çalıştılar ancak o tüm bu teklifleri kibarca reddetti.

Yakın çevresinden herkes “Teklifi kabul et, burada değerin bilinmez” diyordu ancak Kağıtçı hiçbirini dinlemedi. Vakit Gazetesi olmak üzere Türkiye’de kağıt sanayiinin kurulması için kamuoyu oluşturuldu.

Başlarda baskılar sonucu başlatılmasına karar verilen ihale iptal edildi. Kağıtçı yine de pes etmedi, Celal Bayar’ın desteğiyle 10 Temmuz 1934’te kağıt sanayisinin kurulması için kararname yayınlandı.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27182953/1242.jpg

Kağıt fabrikalarına karşı çıkanlar fikirlerini değiştirmişti. Artık tek konuşulan fabrikanı yeriydi. Fabrikalar aynı zamanda 5 yıllık sanayi programına da girdi ve bu projelerin hepsini Mehmet Ali Kağıtçı hazırladı.

İlk fabrikanın İzmit’te kurulmasına karar verildi ve 14 Ağustos 1934’te fabrikanın temelleri dönemin başbakanı İsmet İnönü tarafından atıldı. İzmit Kağıt Fabrikası (Sümerbank Selüloz Kağıt Sanayi) 1936 yılında açıldı.
Fabrikanın kuruluşundan hazırlıklarına her detayla Mehmet Ali Kağıtçı ilgilendi ve 1936’da fabrika açıldığında fabrikanın müdürü olarak atandı.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27183545/onalti.jpg
Başlarda ilgi gören fabrikayla ilgili kapasitesinin yetersiz olduğu söylentileri yayılmaya başlamıştı. Celal Bayar’ın başbakanlıktan ayrılmasıyla Kağıtçı’nın destekçisi kalmamıştı.
1941 yılında Mehmet Ali Kağıtçı, görevinden politik nedenlerle uzaklaştırıldı.

O dönem yerine Norveç’ten kağıt uzmanı getirilmek istendi ancak Norveç, konsolosluğa haber göndererek Kağıtçı’nın yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istedi. Türkiye’nin neden böyle bir talepte bulunduğunu anlayamamışlardı. Durum böyle olunca Norveç’ten vazgeçildi, Fransa’dan M. Raoul adlı bir uzman getirildi. Kader ya M. Raoul Kağıtçı’nın Fransa’da eğitim aldığı okuldan sınıf arkadaşıydı. Fransız uzman arkadaşının yerini almaktan hoşnut değildi. Dönemin İşletmeler Bakanı’nın karşısına dikilerek neden Kağıtçı’ya bu görevin verilmediğini sordu. Cevap ise oldukça dürüsttü: “Evet, Mehmet Ali Kağıtçı’nın bu işi başardığını halen de ıslah edip tekamüle kavuşturacağını biz de biliyoruz. Fakat parti mülahazaları, onu fabrikaların umum müdürlüğüne getirmemize engel teşkil ediyor.”


18 Nisan 1976’da ilk Türk yapımı kağıt sayfasını Mehmet Ali Kağıtçı almıştı eline.
https://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2018/08/27183430/on1.jpg
İlk fabrikanın açılışının hemen ardından ikinci fabrika için çalışmalara başlandı. 1981 yılında Balıkesir’de bir fabrika daha inşa edildi. Toplam maliyeti 198 milyon dolardı.


SEKA kağıt fabrikaları 1998 yılında özelleştirme kapsamına alındı ve anonim şirkete dönüştürüldü. 198 milyon dolara mal olan Balıkesir fabrikası 2003 yılında Albayraklar’a satıldı. Üstelik yalnızca 1.1 milyon dolara.

Danıştaş bu karara itiraz etti ve bu rakama özelleştirilemeyeceğini söyledi. Karar tam 5 defa iptal edildi. Albayraklar ise fabrikayı iade etmedi. 9 yıl sonunda yapılan bir yasal düzenlemeyle karar Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Bakanlar Kurulu fabrikayı Albayraklar’a verdi.

Kararın ardından fabrikalar kapatıldı. 2018 yılında tekrar açılacağı söylense de henüz böyle bir şey gerçekleşmedi. İzmit’teki fabrikada ise özelleştirmeye karşı direnildi.

Fabrikada örgütlü olan Selüloz-İş eylemler yaptı. Fabrika 2005 yılında kapatıldı. Arazi ise belediyeye verildi.

Fabrikaların kapatılmasıyla gazetelerin tamamı yurt dışına bağımlı hale geldi. Tüm yayıncılar kağıtları ithal ediyor ve artan kurlarla iflasın eşiğinde direniyorlar.


Bu sadece bir örnek. Genel olarak durum maalesef budur. Zarar ediyor bahenesiyle fabrika kapatmanin bir cözüm olmadigi bugün itibariyle cok asikardir.

Birbey 3.0
22 Eylül 2018, 20:33
Zamaninda herseyimiz varmis. Ama ne olduysa 1960'lardan sonra olmus. Üretmekten vazgecip hazir gecmisiz.

hekimoglu
22 Eylül 2018, 22:39
Herşeyimizi bu lanet olası kutuları kabul etmeye başladıktan sonra kaybetmeye başladık.

http://fs1.directupload.net/images/180922/2m2mu7j2.jpg

kowboy
22 Eylül 2018, 23:51
slm
Kagit Fabrikarlari ve Sümerbank 60 li yillardami kapatildi?? veya Sekerfabrikalari?? Biz su anda o yillara geri dönüyoruz. Ekonomiyi insaat zannedip Insaat sektörünü arttirip üretimi durdurduk. yavas yavas Disa Muhtac duruma düsüyoruz. Bu birden olamadi hepsi 20 sene icerisinde, Önce Elimizdeki Tohumlari erittiler. Sonra Gübre. Hayvancilik zaten belli, Kagit, Seker vb.. Ac kaliyoruz ama Silah üretiyoruz. Bu benim aklima Afrika ülkelerini getiriyor, yiyecek ekmekleri yok ama herkesin elinde bir silah. Tabii Bu ürettigimiz silahlari satabiliyormuyuz?? HAYIR sadece hafif disa muhtac olmadigimiz silahlari satabiliyoruz. Helikopter veya tank gibi agir silahlari satmak söyle dursun istedigimiz kadar üretemiyoruz bile cünkü her ikisininde Motorlari Almanya ve Ingiltereye bagli. (Alman gazetecinin neden serbest kaldigini bir arastirin Merkel Motor lari vermiyordu.)
Benim siyasi veya herhangibi bir Partiye veya sahsa sözüm yok. Eskiden Fakirdik ama Kendi kendine yeten sayili ülkelerden biriydik. Ne Bugday disaridan nede samani disaridan alirdik. Suanda Dis güclerin istedigi duruma gelmis durumdayiz. Disa Muhtac ve Bölünmeye dogru gidiyoruz. Isallah Allah bize o günleri göstermez.
Bol Bol TV ve Dizi izlemeyege devam. Kalin saglicakla.

mxm
23 Eylül 2018, 00:18
Herşeyimizi bu lanet olası kutuları kabul etmeye başladıktan sonra kaybetmeye başladık.

http://fs1.directupload.net/images/180922/2m2mu7j2.jpg

Maalesef cok dogru bir saptama. Rusya ve komunizm tehlikesi diye diye bu hallere getirildik, USA ya teslim olduk. Bize ne Rusya´dan ne de USA dan hayir gelebilir. Bagimsizligimizi asla kaybetmemeliydik ancak Türkiye´nin damarlarina taa cok eskilerden itibaren yabanci kani injekte edildi, batiya ve onlarin ürünlerine tapan bir kültür yaratildi. Buna karsi Arap kültürünü dayatma ise isleri daha da beter hale getirdi. Batiyi örnek alirken sadece teknigini, calisma prensiplerini almaliydik, mallarini degil. Batiya bu acidan lafta degil malini satarak kafa tutan iki ülke var, biri Cin digeri de Japonya ama biz bu yolda asiri geri kaldik.

Insanin yüregi yaniyor. Bu durumlari halkimiz hic mi hic hak etmedi.

BIM gibi magazalarin yaptigi zamlara kizan halkimiz mutlaka ki burada satilan mallarin büyük bir kisminin ya direk disaridan geldigini ya da iceride üretilen mallarin ham maddelerinin en az %70 inin disaridan geldiginin bilincinde degil. Dolar yükselsin bana ne diyor, ne alakasi var diyor. Inanilir gibi degil.

TipiTip
23 Eylül 2018, 00:37
Herşey bu teneke kutu ile başladı
Bu kutu ile başladı dışarı bağımlılığımiz
O gün bu gün koparamadik o bağımlılığı


http://fs5.directupload.net/images/180923/z4y5mctw.jpg

hekimoglu
23 Eylül 2018, 01:14
Okula başladığımda her sabah o kutulardaki süt tozlarını zorla içirdiler, çeyrek ekmek arasına yine conilerin gönderdiği zeytinyağı döküp yedirdiler. Gönderdikleri zeytinyağı süt tozlarına ne kattılar bilinmez ama bizde derin yaralar açtığı kesin biz, biz değiliz bi değişiğiz artık.