O kadar anim var ki hangi birini anlatayim.
Isin garibi bugun 17 augustos ve Turkiyede depremin oldugu sabah 1999’da biz Kayseriden toplam 3 araba yola ciktik. Babam sagolsun cikacagimiz gunden bir gun once arabanin arka yaylarini degistirmis. Arabayi yukledikten sonra baktikki yaylar o kadar adi ki resmen araba coktu ve lastigin ust kismi nerdeyse gorunmuyor. Buna ragmen babam sinirlenip yol aldi ve yola koyulduk. Inanin bana araba duz yolda giderken bile yere degiyordu ve degdigi yerden ates atiyordu. Bunu goren diger yol arkadaslarimiz bizim arabadan ablami yanlarina aldilar ki arabanin arkasi biraz olsun kalksin diye. Buda yetmezmis gibi o yillarda cok meshur comlek peynirleri vardi. Babam bunlarda agirlik yapiyor diye yolda rastgelene dagitti. Herneyse Bolu’ya vardik. Bir de baktikki deprem dolayisyla Tem’i kapatmislar. Eski yoldan ve deprem bolgesinin kalbinden gecmek zorunda kaldik. Yollar ana baba gunuydu. Hatta o sabah ciktigimizda haberlerde bir binanin bir benzin istasyonunun catisina yaslanip dusmeden son anda kurtuldugunu kendi gozumuzle olay yerinden gecerken gorduk. Bu goruntuyu asla unutamiyorum. Normalde Kayseri-Kapikule 12-14 saat arasi surerken biz deprem dolayisiyla 1 gunden zor ciktik Turkiyeyi.
Macaristanda (Avusturya gumrugene varmadan) son benzinlerimizi aldik. Gumrukte ablamin daha once bindigi arabayi durdurdular ve gecirmediler. Bizler ise Avusturya da ilk benzinlikte durup beklemeye koyulduk. Aradan 1 saat gecti ve hala ortaliklarda yoktular. Bu yuzden ben ve yolcu arkadasim emniyet seritinden yuruyerek tekrar gumruge kadar vardik. Tam o sirada ablamlar gumrukten geciyorlardi ve bizi gorduler. Islemlerin bu kadar uzun surmesinin nedenini sorduk. Ve dediler ki, son aldigimiz benzin istasyonunda odeme yapmadan devam etmisiz diye bize durdurdular. Tekrar benzin istasyonuna gittik ve odemenin gercekletigini kamerada ispat ettik. Megerse benzin alan arkadasimiz benzini aliyor ve o sirada babasi odeme yapmak icin iceriye giriyor. Yogunluk dolayisilya tam o sirada da arkadasim arabayi ileriye aliyor ki yer acilsin diye. Neyse bunlara soyledik ki arabalar ilk benzin istasyonun da park edili. Siz ilerleyin biz ise yuruyerek geliyoruz. O esnada yururken sagima baktim. Birde ne goreyim, araziden bir asker cikti elinde silahla birlikte. Bize yonelip vize diye sordu. Arkadasim pasaportunu cikarip uzatti ardindan bana sordu. Bende aceleden yanima almaya unutmusum. Asker sorgusuz sualsiz direk elime kelepceyi gecirdi. Dedik ne oluyor? Seni yukarda ki kulubeye goturecegim dedi. Aradasim da benimle birlikte geldi ve bizi sorguya cektiler. Durumu anlatmama ragmen beni birakmadilar ve iceriye attilar. Arabamizin rengini plakasini ve nerde oldugunu soyledim. Askerler arabamiza kadar varip bizimkilerden pasaportumu almislar bizimkileri korkutmuslar. Oglunuz Viyana da mahkemeye cikacak diye. Aradan yarim saat kadar gecti ki baktim beni iceriden cikarip komutanin odasina goturduler. Baktim komutanin elinde benim pasaport. Icim o an bir rahatladi size anlatamam. Elinde cek defteri gibi bir defteri acip yanimda pasaport bulundurmadigim icin ceza kesti. Isin ilginc tarafi yanimda para da yoktu Sagolsun o sirada beni bekleyen arkadasim cikardi 30 Marki. Ardindan bize iyi bir firca daha cekip bir daha pasaportsuz adim bile atmamamizi soyledi ve bizi saldilar. Tekrar benzin istasyona vardigimizda ve bizimkilerin beni gormesiyle birlikte gozlerden dokulen yaslari ve o anki mutlulugu sizlere anlatamam