PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkce siiri Almancaya cevirme..



cenyal
19 Temmuz 2015, 23:15
Selam arkadaslar belki aramizda Dolmetscher olan arkadaslarimiz vardir. Eger su siiri Almancaya en yakin cevirebilecek arkadas varsa cok memnun olurum...



Tam gögsünüzün ortasinda bir yeriniz aciyacak...
Evinizin sizi içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksiniz...
Sokaga firlayacaksiniz...
Sokaklar da dar gelecek....
Tipki vücudunuzun yüreginize dar geldigi gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne piril piril gökyüzü...
Kendinizi tasimayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz...
Birileri size bir seyler anlatacak durmadan....
'Önemli olan saglik.'
'Yasamak güzel.'
'Bos ver, her sey unutulur.'
Siz hiçbirini duymayacaksiniz...
Gözyaslarinizdan etrafi göremez hale geleceksiniz.
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
'Ölüme çare bulundu' ya da 'Yarin kiyamet kopacakmis' deseler basinizi kaldirip 'Ne dedin?' diye sormayacaksiniz...
Yalniz kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak... Ikisi de yetmeyecek.
Geçmisinizi düsüneceksiniz... Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiginiz yerlerden geçmek isteyeceksiniz.... Gittiginiz yerlere gitmek...
Bu size hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksiniz.
Biri size içinizdeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksiniz...
Aslinda kurtulmak istediginiz halde, o aciyi yasamak için direneceksiniz.
Hayatinizin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksiniz...
Hiçbir sey oyalamayacak sizi...
Ilaçlara siginacaksiniz... Birkaç saat kafanizi bulandiran ama asla onu unutturmayan... Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...
Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek... Bogaziniz dügümlenecek,dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahi iple çekeceksiniz... Bazen de 'Hiç günes dogmasa' diyeceksiniz.
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çikana sarilmak isteyeceksiniz... Nafile... Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasini istediginiz... Her siçrayarak uyandiginizda onun adini söylediginizi fark edeceksiniz...
Telefonun çalmasini bekleyeceksiniz... Aramayacagini bile bile... Her çaldiginda yüreginiz agziniza gelecek... Aglamakli konusacaksiniz arayanlarla...
Yüreginiz burkulacak....
Caniniz yanacak....
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.
Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutusacaksiniz... Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmediginiz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yasadiginiz sehri terk etmek isteyeceksiniz... Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu... Bu umut sizi gitmekten alikoyacak...
Gel gitler içinde yasayacaksiniz...
Buna yasamak denirse...

Razi misiniz bütün bunlara?
Hazir misiniz sonunda ölüp ölüp dirilmeye?
O halde asik olabilirsiniz!..
--------------------------------------------------------------------------


Birde mümkünse su siiri...

O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi mümkün olmayan bosluklar
birakilmasaydi eger.

Dayanilmasi o kadar da zor degildir,
büyük ayriliklar bile, en güzel yerde baslatilsaydi eger.

Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eger.

Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eger.

Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eger.

O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eger.

Daha çabuk unutulurdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.

Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eger.

Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi
belki de,
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eger.

Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.

Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir
yaralamasaydi eger.

Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.

Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.

O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sönmemis olsaydi eger.

Bu kadar da isitmazdi belki de bahar günesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.

Kahvaltidan da önce sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir özlem dalgasi meydan okumasaydi eger.

Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.

Uykusuzluklar yikip geçmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipekten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.

Issiz bir yuva bile cennete dönüsebilirdi belki de,
sicak bir gülüsle isitilsaydi eger.

Yoksul düsmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler böylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.

Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir
ayrilik gizlendigine
belki de, kartvizitinde "onca ayriligin birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eger.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.

Issizliga teslim olmazdi sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle
avunmaya kalkmamis olsaydin eger.

Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da, ya canim ellerini
tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik
etmis olmasalardi eger!!